İŞTE, İSYAN BİLDİRİSİ
1916’da kendini “Hicaz Kralı” ilân eden Şerif Hüseyin, tâbî meydana geldiği devlete, başka bir deyişle Osmanlı İmparatorluğu’na karşın yayınladığı cihad bildirisinde Türkler’den bakın ne türlü bahseder:
“…Türkler dinden çıktılar. İslâm’ın kanunlarını ve geleneklerini ihlâl ediyorlar. Çoğalış Allah’ın emirlerine uymuyor, emredilenin aksini inşa ediyor, biz Araplar’ın yüzyıllardır aynı ritimde devam edegelen âdetlerine hürmet göstermiyorlar….Bizlerin bir Arap birliği yaratma afaki her çeşitli düşüncenin ötesinde, meşruiyet taşımaktadır. Şayet bu şekilde bir birliğin varolması amaçlı kesinlikle bir sebep göstermemiz istenirse, şanlı tarihimizden ve altı asır süresince bizleri haritalardan silerek yoketmek talep eden Türkler’in bu çabalarına karşın gösterdiğimiz kocaman maçtan ek olarak
kocaman bir sebep yoktur. Arap ümmetinin bu sabah geriye bir durumda ve cahil kalmış meydana gelmesinin tüm sorumluluğu Türkler’e aittir ve Araplar’ın Türk idaresine karşın cihada girişmeleri farzdır… ”
Milletlerin Geçmiş zamanda yabancı milletlerde yaşadıkları düşmanlıkların üst kısmına sünger çekerek ilişkilerinde yepyeni bir sayfa açmaları tabiî ki gereken ve hattâ şarttır, bu iş medenî yeryüzünde böyledir şayet olup bitenleri unutmamak ve onbinlerce yaşama mâlolmuş ıztırapları “kardeşlik” edebiyatı uğruna yok farzetmemek koşulu ile!